Çağan Irmak Dedemin İnsanları ile yine son derece sıcak ve insanın yüreğini kıpırdatan bir filme imza atmış. Girit göçmenlerinin dünyasına eğilen film, ayrıntılı senaryosuyla dikkat çekiyor. Ege'nin küçük bir kasabasında insanlar sıcak mahalle ilişkileriyle, belki de iklimden gelen kıpır kıpır ve neşeli kişilikleriyle sakin bir hayat sürerler, ama yılların geçmesiyle aslında içten içe kişilerin bilinçaltında yatan duygular su üstüne çıkmaya başlar. Kasabanın yerli halkı 1923'lerde mübadele sonucu gelip buraya yerleşen Girit göçmenlerini önce şaka yollu gavur diye adlandırmış ama siyasal gerilimlerin ortaya çıkmasıyla bu daha ciddi bir sorun haline gelmiştir.
Mahallenin küçük çocukları bile bundan nasibini alır. Mehmet beyin torunu Ozan dedesine gavur denmesini hiç kaldıramaz ama bunu ailesine karşı sert ve yıkıcı davranışlarla gösterir. Mehmet bey çocuk yaşta ayrılmak zorunda kaldığı Girit'i ve oradaki evini hiç unutmamıştır. 12 Eylül darbesiyle beraber kasabanın çehresi - Tüm Türkiye gibi - değişir, Mehmet'in oğlu İbrahim Belediye Başkanı Yardımcısı ve yöre halkının sesi olarak ihtilal yönetimince atanan yeni Belediye Başkanı'nın boy hedefi haline gelir.
Belki Irmak yöre insanlarının göçmenlere davranışını daha ayrıntılı inceleyebilirdi ama doğal olarak politik bir mesaj yerine son derece kişisel bir mesaj vermek istemiş (anladığım kadarıyla yaklaşık olarak kendi ailesinin hayatını işlemiş), o yüzden de bir noktadan sonra bu konuyu bırakıp 12 Eylül döneminin küçük kasabalardaki etkisini işlemiş.
Çetin Tekindor her zamanki gibi harika bir performans sergiliyor, Hümeyra kısa bir rolde yine çok iyi, Yiğit Özşener de başarılı.
Girit göçmenleriyle ilgili sevgili arkadaşım Neslihan Acu'nun Kuzgunun Şarkısı kitabını da tavsiye edebilirim, belki ortak yönlerini orada da bulabilirsiniz.
Discussion about this post
No posts